Bugun...

NETENYAHU, GAZZE’DE ERDOĞAN’IN KUCAĞINA DÜŞTÜ

 Tarih: 09-10-2023 11:14:00
Erdal Şimşek

Gazze’den işgalci İsrail’e yönelik yapılan son yarma harekâtı alışılagelmiş İsrail-Filistin savaşıdır. Çünkü geçtiğimiz cumartesi gecesi toplanan işgalci Siyonist rejim hükûmeti, bir operasyon değil, bir “savaş kararı” aldı.

 

Hükûmetin bu kararını bugün İsrail Meclisi Knesset kararı onaylayacak. Ancak dün, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un açıklaması olayı başka bir boyuta taşıdı. Herzog, “geçiş hükûmeti” olarak da adlandırılabilecek yeni bir ‘savaş kabinesi’ kurulması gerektiğini söyledi.

Netenyahu’nun bu son hükûmeti ile birlikte İsrail toplumu resmen ikiye ayrılmış ve iç savaşın eşiğine gelmişti. Siyonist faşist Netanyahu’ya karşı İsrail toplumunun yarısı ayaklanmış, aylar süren gösteriler süreç içerisinde evrilerek iç savaşın eşiğine gelmişti. Herzog da Netenyahu’dan hiç hazzetmemektedir. Aslında Herzog’un varlığı, İsrail-Filistin barışı için bir umut ışığı olabilir kanaatimce.

 

İşte tam bu sırada yıllardır dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olan Gazze’ye hapsedilmiş Filistinliler bir yarma harekâtı ile işgalcilere karşı bağımsızlık savaşını gerillacılıktan düzenli ordu muharebesi şekline dönüştürdü.

Böylesi bir harekât, günler veya haftalarla tasarlanacak bir plan değil.

Dün gece ve bu sabah Gazze’den fırlatılan füzelerin görsellerini incelediğim kadarıyla bunların bazılarının profesyonel askerî fabrikalarda değil ‘merdiven altı’ diyebileceğimiz atölyelerde üretildiği anlaşılıyor.

Bu da demektir ki Gazze’ye sadece füze yardımı yapılmamış, füze imalatı ve bu imalatta ihtiyaç olan malzeme ve teknoloji de temin edilmiş.

Roketlerin temel sarf malzemeleri bellidir. Ve Gazze, neredeyse 20 yıldır çok yüksek duvarlarla etrafı tamamen örülmüş, semalarında 7/24 İsrail dronlarının uçuştuğu, keşif ve gözetleme yaptığı ve her köşesinde bir MOSSAD muhbirinin bulunduğu bir şehir/hapishanedir.

HAMAS Silahlı Kuvvetleri’nin günlerdir ateşlediği füzelerin hazırlanması aylar ve hatta yılları alan bir çalışmanın ürünü olduğu çok net bir şekilde anlaşılıyor. Yapılan bu hazırlık, eğitim ve donanım sürecinin tamamen bir ‘kurmay zekâ’ ürünü olduğu gerçeğini ortaya koyuyor.

 

Peki bu ‘kurmay zekâ’ kimin?

 

İlk etapta bunun olağan şüpheli İran işi olduğu tahmin edildi. İran’ın HAMAS Silahlı Kuvvetlerine askerî ve mali yardım yaptığı bilinen bir gerçek. Ancak harekât, İran kurmay aklının erişemeyeceği bir düzeydedir.

İsrail-Filistin çatışmalarını, İsrail’in özellikle Gazze ve Lübnan’da yaptığı vahşeti, katliamları birçok kere çatışmaların ortasında izlemiş, gözlemlemiş ve bu çatışmaların arasında zaman zaman da mahsur kalmış bir gazeteci olarak şunu söyleyebilirim: Bu, HAMAS Silahlı Kuvvetleri’nin kurmay aklıdır. Çünkü HAMAS, onlarca yıldır işgalci İsrail askerlerine karşı önce taş ve sapan, ardından hafif piyade silahları ve akabinde de basit roketlerle savaşmış bir silahlı güçtür.

Filistin-İsrail çatışmalarını defalarca cephenin her iki tarafında da takip eden bir gazeteci olarak bu süreçte HAMAS’ın gelişen taktik ve strateji süreci ile İsrail kara birliklerinin zafiyetlerini adım adım gözlemledim. HAMAS Silahlı Kuvvetleri her çatışmada merhale kat ederken İsrail kara gücü ise hep yerinde sayıyordu.

Gözlemlediğim kadarıyla İsrail ordusu, elindeki hava ve teknoloji gücüne yaslamıştı. Bu teknolojiye hükmedebilecek “asker ruhlu” personel yetiştirmedi. Ordudaki lakaytlığı birçok kere gördüm. Özellikle İstihbarat zafiyeti had safhadaydı.

Bunların sebebi, Batı’nın verdiği destek ve kendilerinin teknolojik gücüydü. Oysa az önce de belirttiğim gibi HAMAS her çatışmayı kayıt altına almış ve buradaki eksiklikleri, hatalı taktikleri iyi gözlemleyerek bir sonraki çatışmalarda bunların yaşanmaması için askerini yetiştiriyordu.

 

HAMAS’ın bu ‘kurmay aklı’ kanaatimce yıllar süren bir plan kurdu ve ilmek ilmek geliştirerek bu seviyeye getirdiğini gözlemliyoruz. Son yarma harekâtında kullanılan füzelerin mühimmat ve teknoloji ürünlerinin temin edilmesi için en az iki yıllık bir süreç gerektiği kanaatindeyim.

Gazze’nin her köşesinde muhbiri bulunan İsrail İstihbarat servislerinin bunu görmemesi ve fark etmemesi de ayrıca HAMAS Karşı İstihbarat Servisi’nin başarısıdır.

Diğer yandan İsrail kara birliklerinin savaş yeteneklerine bakmak gerek.

İsrail kara piyade ve komandosu dünyanın en beceriksiz kuvvetlerinden biridir. Ne arazi ne de meskûn mahalde savaşmayı bilmiyor/beceremiyor.

Giriştiği bütün şehir baskınlarında, zırhlı araçların ve tankların arkasına sığınarak gerisin geriye çekilmiştir bugüne kadar. Ve bu çekilmelerin birkaçına da bizzat cephelerde tanıklık ettim.

İsrail karacı askeri, girdiği meskûn mahalde aşırı orantısız patlayıcı kullanıp ilerlemeye çalışır. Ne var ki bu aşırılık, hemen kendisinin de hareket ve mukavemet alanının ortadan kaldırıyor neredeyse. Tabii bu kullandığı bu bomba ve tank mermilerinden dolayı bir patlamada en az 30 çocuk, sivil ve kadın ölüyor. Bu da hareketin hem askeri hem de siyasi kabiliyetini ortadan kaldırıyor.

Hareket kabiliyeti ortadan kalkınca, asker tabii olarak kendisini daha güvende hissedeceği geri çekilme planını uygulamaya koyar.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin kara ve şehir muharebelerindeki o müthiş becerisine bakarak diğer orduların buna benzer bir kabiliyete sahip olduğunu sakın düşünmeyin, çünkü çok yanılırsınız. TSK’nın kara ve meskûn mahal yeteneği, NATO’da bile en üst düzeydedir. Bu konu bahsi diğer. Yeniden Filistin’deki savaşa dönelim.

 

HAMAS Silahlı Kuvvetleri’nin açtığı bu cephe savaşı, İsrail ve bölgede yeni bir başlangıcın habercisidir. Çünkü Netanyahu, yaptığı açıklamada şu ilginç cümleyi kullandı:

“Bu savaş uzun, kanlı ve çok zorlu olacak.”

Bu da şu demektir: Netanyahu’nun askerî danışmanları, Gazze’ye girmenin ne kadar imkânsıza yakın olduğunu söylediler.

2010 yılındaki İsrail’in en vahşi taarruzlarından birini yaptığı ve fosfor bombalarını kullandığı saldırıda Gazze’de idim. Gazze hem kara hem hava hem de denizden çok büyük bir topçu saldırısı altına alındı. Dakikada 84 top mermisi düşüyordu. (Kameraman arkadaşımla dakika tutup saymıştık gece vakti).

Saatler süren top atışları ve uçak bombardımanından sonda İsrail zırhlıları şehre girmeye çalıştı...

Ve yaklaşık bir saat sonra İsrailliler asker ve araç gereç kaybı vererek şehirden kaçarak çekildiler.

Netanyahu, kara harekâtının hem ekonomik hem askerî ve hem de siyasi olarak kendisine çıkacak maliyeti gördüğü için bu cümleleri sarf etti.

Kanaatimce, Türkiye ve Mısır ortaklığında kurulan bir barış masasına can-ı gönülden razı olacaktır.

  Bu yazı 724 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI